İnsanın var oluş ve yaratılış gerçeğinin tasarım ve donanımına uygun olmayan dayatmalarla beslenmesi ve avuntularla doyuma oluşması mümkün değildir.
Her bozulan şeyin çalışmaması bir arıza ve olumsuz bir etki nedeniyledir.
Bunun gibi;
Bir insanın düşünce sisteminde meydana gelen karışıklıklar,
İstikrarsızlıkların yol kesmesi,
Belirsizliklerin oluşturduğu kaos,
Çeşitli sıkıntıların ortaya çıkması,
Kararsızlıklar,
Kayıplar,
Üzüntüler ve demoralize,
Amaçsızlık ve hedefsizlik,
Nedenler ve niçinlerin sorguçluğu,
Kimlik problemleri,
Zorluklar gibi durumsal çıktılar, insan doğal donanımda oluşan sistemsel arızalara bağlı sonuçlardır.
Yerinde tespit ve acil müdahalenin gerçekleşmediği her vaka, kendine bağlı birçok duyuyu da olumsuz etki altında bırakacaktır.
Hayat insana birçok defa düzelme ve düzeltme imkânı verse de sınırsız değildir. İnsanda kökleşen ve kronik bir döngüye dönen sorunlar ile baş etmek zamanla imkansızlığa yaklaşır.
Bu nedenle, yapısal zaaf içinde olan ve elde olan sonuçlardan anlaşılacağı üzerine yıpranmış ve etkinliği kesintiye uğramış bir iradeyi, didaktik önermelerle üretken hale getirmek veya uyuşmasını temin edecek, ya da mücadele adına farklı alanlara sürüklememin tek etkisi süreç baskısını bir nebze olsun nötr yapabilmektir. Oysa arıza devam ettiği müddetçe, durağanlığı korumak bir çözüm olamaz.
Önermelerin yapıcı konumu ve işlevsellik niteliğinin insan doğasına uyumu ile oluşturulan eylemler, pozitif ve sürdürülebilir değerlere sahip bir yaşamı destekleyebilir.
Hayati öneme sahip olan şeyleri öğrenmek ve katkısal faydalanmayı elde edebilmek için gayret göstermek gerçek yaşam belirtileridir.
Bu bağlamda, İnsanın öz veri ile gereksinimlerini gidererek fedakârlık göstereceği en ÖNCELİKLİ varlık, yaratılışça sorumlu kılındığı kendi varlığıdır.
Murat Safitürk