İnsan fikirsel ve duygusal olarak hayatın öz varlığına bakan yönünü fark ettiğinde kendisi için bir şeyler yapmak ister.
Kısa olan ömrünü değerli kılmak, edinimlerini zenginleştirecek çareler düşünmeye başlar. Her şeyin başlangıç noktası olacak bu eğilimler alışkanlıkların direnişi ile karşılaşır.
Aslında tüm yapıcı ve onarıcı kabul edilen girişimlerin genelde aynı mazeretlerle engellenmesi, durumun bir emek istediğini anlatan oluşumlardır.
Örneğin;
- Ümitsizliğin analizine takılan heyecanlar,
- Konudan uzaklaşmak için hayali olarak belirlenen yeni lokasyon,
- Aceleciliğin ani acarlığı,
- Sorumluluk dürtüsünün diz bağını çözdüğü anlar,
- Geleneksellik bariyerlerinin tuttuğu sokaklar,
- Kanıksanmış konforun bozulma korkusu,
- Ve zanlardan müteşekkil fesat şebekesinin müdahalesi ile başlamadan biten onlarca hikâye…
Örneklediğimiz negatif değerlendirmenin pozitif olarak ele alınmasında ise durum başka bir forma girer.
Örneğin;
- Ümitli olmak, olmasını istediğimiz şeylerin ilk olma şartıdır. Ümit tüm kazanımsal edinimleri şüphelerden arındıran nitelikli bir düşünce şeklidir. Aleyhimize olan tüm engelleri yol üstünden kaldıran bir inanç gücüdür.
- İnsanın öncül ve bencil savunması kurgusal kaçışı hayal bağlamında yaparak, durum algısını değiştirecek farazi bir lokasyon belirler. Böylelikle düşüncenin oluşturacağını var saydığı baskıdan kendini kurtarmaya çalışır. Oysa yüzleşmek durumun hakikatini anlayarak gerçekçi yaklaşımı mümkün kılar. Reel planlamalar ile belirlenen hedeflere erişim, sonuçsuz farazi kaçışlardan ve asla gelmeyecek tahayyül beklentilerinden daha kolay sağlanır.
- İnsan iradesine hareket meyli veren fikrin önemli bir engeli, birden bir şey yapma isteği olarak kendini gösteren manilerdir. Çünkü hiçbir yapıcı süreç raslantısal etkiyle oluşmaz. Her şeyin doğru gelişimi ve amaç sonucu hayat kanunlarının hâkim olduğu proseslere bağlıdır. Aniden meydana gelen şeylerin temel yapısı yıkıcıdır. Bu nedenle doğru durum değerlendirmeleri ile uygun ve sabırlı adımlar atmak gereklidir.
- Sorumluluk her ne kadar bir yük gibi görünse de insanın kendisi için bir varlık görevidir. Bu bağlamda yapılmayan her ödevin maliyeti, sorumluluk yükünden çok fazla olacağı bilinmedir. Kaçınılmayacak en önemli vazife, kişinin kendisine karşı olan ve çıktıları itibariyle tüm hayatını ilgilendiren yükümlükleri yerine getirmesidir.
- Toplumsal baskı, çevresel faktörlerin kurduğu baskı, kişinin kendinde yaptığı ve yapacağı değişimin maruz kalacağı sorgulamalardır. Genel anlamıyla; Ne derler? Durumudur. Oysa toplum, insanın kendi ihtiyaç –sorun ve çözüm arayış gerçeğine karşı sanal bir etkiye sahiptir. Vehim tabir edebileceğimiz geleneksel literatürden alınan sıradan kanılarla sadece durağanlık pompalayan bir duruma sahiptir. İnsan kendi varlık ve yaşam menfaati için çıkış yoluna gerilmiş olan bu zinciri inanç ve cesaret gücü ile kırmalıdır. Çünkü faydalılığı kesin olan bir amaca ulaşama gayreti, olasılıkların asalak baskısı için feda edilemez.
- İnsanın alıştığı yaşam tarzının harekete geçme fikri üzerinde baskılayıcı etkisi büyüktür. Ancak yapılacak gerçekçi bir durum değerlendirmesi, sonuçları itibariyle karşılaşılacak akibeti anlamaya yardımcı olacaktır. Bugün cesaret gösteremediğimiz ve terk edemediğimiz konfor elimizden başka sebeplerle gidecek ve neticesi bir şekilde kaybolacaktır. Yani insanın kendi zararına olan pozisyonunu değiştirmemesi, yaşadığı zararın eliyle sağlanacaktır. Bu nedenle öncelikli vaz geçiş iradesini göstermek geleceğin oluşumu için kazanımsal veri anlamına gelir. Ve insanı karar olma noktasında olumlu bir şekilde destekleyen deneyim demektir.
- Ve zanlar.. İçinde iyi düşünce ve sanılar barındırmayan zanlar, kurgusal beslenerek zehirlenmiş ölümcül yapılardır. Bu nedenle değerlendirilen her şey deliller ışığında ele alınmalıdır. Ölçümlemeler objektif olmalı ve sadece hakikate dayanmalıdır. İhtimaller üzerinden yapılan iz sürümleri kaosa neden olur. İnsan kendini bu denli yoracak durumlarda aklıselim ile uzak kalmayı kanıksamalı ve ona göre tavır almalıdır.
Özetle; tüm yeni başlangıç ve değişim gereklerini engelleyen vehmi direnişlere karşı, korkusuzca, yılmadan, çekinmeden kararlı bir şekilde direnişler göstermek, yeni ve yenilenmiş veya yenilenmeye hazır bir yaşamın güç aldığı devrimci iradeyi temsil eden pozitif eylemler bütünüdür.
Murat Safitürk