Belirli aşamaları geçerek oluşan aileler ve aile hayatı, çeşitli nedenlerle sağlığını kaybedebilmektedir. Günümüzde birçok sosyal değişim ve değişime etken olan bileşenler aile kavramını da bazı değişimler le karşı karşıya getirdi. Bu devinimin temel nedeni tüketim endeksli oluşumların endüstriyel baskı altındaki kültürel kayıplardır.
Çünkü toplumların iktisat (yerli yerinde ve gereğince yaşama) planından uzaklaşması, izlek sarfına yönelmesi birçok yozlaşmayı da birlikte getirmektedir.
Örneğin, ihtiyaç dışı tüketimin karakter üzerindeki etkisini bencillik duygusunun gelişmesi olarak tanımlayabiliriz. Bencillik duygusunun gelişimi ise prensipler bağlamında kayıplara neden olacak ve sosyal bağların kopmasında etkin bir rolü bulunacaktır.
Eşya tüm unsurları ile yaşam desteği anlamında kolaylaştırıcı bir forma sahip iken, araç olmaktan amaç olmaya doğru ivme aldığında tüm beşerî değerleri dejenere eder. Maddesel yaşam duygu yitimine neden olur.
Dolayısıyla ilgi şahsileşir ve ben merkezli bir noktada toplanır. Böylelikle oluşan hücresel yapılaşma, başkalarına da bulaş yoluyla geçer. Hayattan tat alma market rafındaki ürünlere kadar indirgenir. İnternetten yapılan bir alışveriş kargosu sılada özlemine denk tutulabilir. Fazilet ve erdeme dair bilgi ve deneyim paylaşımları, büyük bir kültürü bir kahve fincanının içine sokabilir.
Gereğinden fazla ve görenekle gelişen bu tüketim anlayışının maddi yönünün insan ruhuna yansıyan negatif değerlerinden en önemlisi, insani yaşama amaçlarından uzaklaşmakla oluşan tatminsizliktir.
Böylelikle insanlar ellerinde olanlara karşı bir çeşit körlük yaşamaya başlamakla birlikte popüler kültürün dayattığı sanal ve abartılı illüzyonlara karşı sadık alıcı olurlar.
Özetle aileyi aile yapan değerler maddesel bir yapıya dönüştüğünde veya yaşatılması gereken değerler hayat gerekçelerini yitirip yaşatılmadığında ortaya çıkan sonuç büyük bir boşluktur.
Bu ortaya çıkan boşluk iki şekilde doldurulmaya çalışılır.
Şöyle ki;
Ya içine girilen kısır döngüde daha etkin bulunarak kendi farkındalığını engellemek,
Ya da bu gidişe dur diyecek iradeyi göstermekledir.
Bu bağlamda biz biliyoruz ki; bir insanın aklı sadece görsel seviye de işlem yapmaya başlar ise, o kişinin duyusal anlamda öz kıyımı gerçekleşirmiştir.
Yine biliyoruz ki; ben merkezli gelişen bir kişilik için diğerleri sadece çıkar üzerinden sevilir. Menfaatin bittiği yerde ilişki de biter.
Yine biliyoruz ki; kişilerin birliktelik nedeni ve aile kurma sebebi fizyolojik nedenle oluşmuş ise zamanın değiştirici etkisi elde hiçbir şey bırakmayacak kadar etkilidir.
Ve yine biliyoruz ki; Aile sadakat ve güven ilkelerinden doğan saygınlıkla ve hayat hakkında dünyasal düzlemden kurtulan bir ruh boyutundan aldığı enerji ile devam eder.
Sadece tüketim boyutundan bir noktasına değindiğimiz problem kaynağının dışında, Aile hayatının diğer yapı taşlarından olan ortak değerleri oluşturan ve bağlılığı gerektiren şeylere karşı duyarsız kalmak karşılıklı birçok basitliği netice verecektir. Ve çarpan etkisiyle tüm insanlık bu yapısal çöküşten bir şekilde etkilenecektir.
Bu nedenle güzel bir aile hayatı için, kadın ve erkek yaratılışına uygun olan aile yaşamının kaynak ölçülerini keşfetmeliyiz…
Murat Safitürk